Blog
Uzmanlarımızın Blog Yazıları
Anksiyete Nedir? Anksiyete Belirtileri Nelerdir?  | 2Face Psikoloji


Anksiyete Nedir? Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete nedir ve belirtileri nelerdir? Kaygı bozukluğu nasıl geçer? Anksiyete belirtileri ve nedenleri konusunda bilgilendirici içeriğimiz ile merak ettiğiniz soruları cevaplandırdık. İşte konuya ilişkin merak ettiğiniz tüm soruların yanıtları!

Anksiyete Nedir?

Günden güne artan psikolojik rahatsızlıklara bağlı olarak “anksiyete nedir?”, “kaygı bozukluğu nedir?” gibi soruların cevapları sıklıkla merak edilir. Peki, anksiyete ne demek? Anksiyete, bireyin kendisini sürekli endişe, korku ve gerginlik içinde hissetmesine neden olan bir duygusal durumdur. Halk arasında aslında sık görülen bir duygusal tepkimedir. Genellikle tehlike veya belirsizlik karşısında ortaya çıkar ve bireyin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. 

Anksiyete, belirli bir durum veya olay karşısında kısa süreli olabileceği gibi, genel bir kaygı bozukluğu şeklinde sürekli hâle de gelebilir. Fiziksel belirtiler arasında hızlı kalp atışı, terleme, titreme ve mide problemleri bulunabilir. Anksiyete, psikoterapi ve bazen ilaç tedavisi ile yönetilebilir ve kişinin yaşam kalitesini artırmak için destek sağlanabilir. Özellikle psikoterapinin bu rahatsızlığın tedavisinde önemi oldukça büyüktür. 

Anksiyete yaşadığınızı düşünüyorsanız uzman desteği alabilir, 2Face Psikoloji Beylikdüzü psikolojik danışman hizmetlerinden faydalanabilirsiniz.

Anksiyete Belirtileri Nelerdir?


Anksiyetenin anlaşılması adına bazı belirtileri takip etmek de yeterli olabilir. Aşağıdaki anksiyete belirtileri hastalığı net bir şekilde anlamak adına genellikle yakından takip edilir:

Hızlı kalp atışı

Terleme

Titreme veya sarsılma

Nefes darlığı veya sık nefes alma

Baş dönmesi veya sersemlik

Mide bulantısı veya sindirim problemleri

Kas gerginliği

Yorgunluk veya bitkinlik

Anksiyete fiziksel belirtilerde değil, duygusal ve davranışsal belirtilerle de kendini gösterebilir. Bu rahatsızlığın doğuşunda hastalarda en sık görülen duygusal ve davranışsal belirtiler ise şu şekildedir:

Sürekli endişe veya korku

Huzursuzluk veya gerginlik

Konsantrasyon zorluğu

Sinirlilik veya kolayca irrite olma

Kaçınma davranışı (izolasyon)

Günlük aktiviteleri gerçekleştirmede zorluk yaşama

Uyku problemleri (uyuyamama veya huzursuz uyku, ilerleyen süreçte kabuslar da belirtiler arasına eklenebilir)

Felaket senaryoları düşünme

Anksiyete Neden Olur?


“Anksiyete neden olur?”, sorusunun yanıtı da merak edilir. Anksiyetenin ortaya çıkışı farklı pek çok temele dayalı olabilir. Genetik faktörler, anksiyetenin gelişiminde önemli bir rol oynar. Ailesindeki bireylerde anksiyete bozuklukları geçmişi olan kişilerin bu tür sorunlar yaşama olasılığı daha yüksektir. Bu rahatsızlık, kimyasal olarak ortaya çıkabileceği gibi travmalara bağlı psikolojik tetikleyiciler sonucu da görülebilir. 

Beyindeki kimyasal dengesizlikler anksiyete belirtilerine ve oluşumuna katkıda bulunabilir. Beynin korku ve stres tepkilerini düzenleyen bölgelerindeki anormallikler de anksiyete riskini artırabilir. Amigdalanın stabilitesi bu noktada önemlidir.

Çevresel faktörler de anksiyetenin gelişiminde büyük bir rol oynar. Travmatik olaylar, çocukluk döneminde yaşanan istismar veya ihmaller, kronik stres, zor yaşam koşulları ve önemli yaşam değişiklikleri (örneğin, sevilen birinin kaybı, iş kaybı, boşanma, sınav stresi) anksiyete bozukluklarına yol açabilir. Sürekli yüksek stres seviyelerine maruz kalmak, bireyin stresle başa çıkma yeteneklerini zorlayarak anksiyete geliştirmesine neden olabilir. 

Kişinin kişilik özellikleri ve ailesinden gördüğü tutum da anksiyete riskini etkileyebilir. Örneğin; mükemmeliyetçi, düşük özgüvenli veya sürekli onay arayan ailelerde yetişen bireyler daha yüksek risk altındadır. Hem genetik hem de çevresel etkenlerin birleşimi, anksiyetenin karmaşık yapısını ve bireyler arasındaki farklılıkları açıklar.

Anksiyete Çeşitleri Nelerdir?


Anksiyete bozuklukları çeşitli türlere ayrılır ve her biri farklı belirtiler ve nedenlerle karakterize edilir. 

Yaygın anksiyete bozukluğu (YAB), kişinin sürekli ve aşırı endişe hissetmesi ile tanımlanır ve bu endişeler genellikle belirli bir neden olmaksızın ortaya çıkar. Peki, yaygın anksiyete bozukluğu nedir, farkı nelerdir? En sık görülen ve temel olarak değerlendirilen kaygı bozukluğu bu isimle adlandırılmaktadır. Anksiyete türlerinin tümünü bu ana teşhise bağlamak mümkündür. 

Panik bozukluk ise ani ve yoğun panik ataklarla karakterizedir, bu ataklar sırasında kişi kalp krizi geçirdiğini veya kontrolünü kaybettiğini düşünebilir. 

Sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal ortamlarda aşırı korku ve utanma duygularıyla kendini gösterir, bu da sosyal etkileşimleri ve performans gerektiren durumları zorlaştırır. Özellikle iş ve okul hayatı için kişinin yaşamını büyük ölçüde olumsuz etkileyen bir durumdur.

Diğer anksiyete türleri arasında özgül fobi, belirli nesne veya durumlardan (örneğin, yükseklik, uçak, hayvanlar) aşırı korku duyulması ile tanımlanır. 

Agorafobi, kalabalık yerler veya kaçışın zor olduğu durumlardan korkmayı içerir ve bu da kişinin evden çıkmasını zorlaştırabilir. 

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), tekrar eden, kontrol edilemeyen düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri hafifletmek için yapılan davranışlarla (kompulsiyonlar) karakterizedir. Temizlik, sayı sayma, din gibi konulara takıntı geliştirilebilir. 

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ise, travmatik bir olayın ardından ortaya çıkar ve kişi olayın yeniden yaşanması, kabuslar ve aşırı uyarılmışlık gibi belirtiler gösterebilir. 

Her bir anksiyete türü, kişiye özgü belirtilere sahiptir ve kişiye özgü tedavi yaklaşımları gerektirir.

Anksiyete Bozukluğu Kimlerde Görülür?


Anksiyete bozukluğu, her geçen gün çok daha fazla insanı etkisi altına almaktadır, ancak bu rahatsızlık bazı kişi ve gruplarda çok daha yaygın görülür. Kadınlar, erkeklere kıyasla anksiyeteye çok daha fazla yakalanır. Genetik yatkınlık, ailede anksiyete bozukluğu öyküsü olması gibi durumlar da anksiyetenin görülme sıklığını artıran etkenlerdendir.

Çocukluk yıllarında travmatize olmuş kişilerde, aşırı stres ve tempoya maruz kalanlarda ve belirli kişilik özelliklerine sahip olanlarda (örneğin; çekingen kişiler) kaygı bozukluğu gelişme oranı daha yüksektir. Mevcut kronik hastalıklar, bunalım-depresyon, tempolu çalışmaya bağlı daralma gibi diğer ruh sağlığı sorunları olan bireyler de bu bozukluğa daha yatkındır.

Anksiyete Nasıl Teşhis Edilir?


Bu rahatsızlığın teşhisi için, çoğunlukla bir psikologlar ve psikiyatristler tarafından değerlendirme gerçekleştirilir ve değerlendirme sonucuna göre teşhis konulur. Bu süreçte, bireyin tıbbi geçmişi ve mevcut semptomları detaylı bir şekilde incelenir.

Teşhisi koyacak olan uzman, anksiyete bozukluğu belirtilerinin sıklığını, süresini ve günlük yaşam üzerindeki etkisini değerlendirir. Fiziksel rahatsızlıklar (ani alınan kafa travmaları gibi) veya diğer psikiyatrik durumların benzer belirtiler gösterip göstermediğini belirlemek için çeşitli testler ve anketler kullanabilir. Teşhis süreci, bireyin kişisel ve aile öyküsüne bakarak, belirtilerin şiddetini ve genel ruh sağlığını dikkate alarak gerçekleştirilir.

Anksiyete Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?


Anksiyete bozukluğu tedavisi için benimsenebilecek farklı pek çok yöntem bulunur. Ergenlerde anksiyete bozukluğu için genellikle psikoterapi yöntemi kullanılır. Peki, anksiyete nasıl geçer, tedavi yöntemleri nelerdir? İşte yaygın tedavi yöntemleri:

Bilişsel davranışçı terapi (BDT): Anksiyete bozukluğu tedavisinde en yaygın kullanılan metot psikoterapi yöntemidir. BDT, olumsuz düşünce kalıplarını ve davranışları tanımlayıp değiştirmeye odaklanır. Kaygıya dayalı olan bu hastalıkta bedensel ve ruhsal rahatlama önemli olduğu için BDT oldukça etkili bir yöntemdir. 

Maruz bırakma terapisi: Kişinin korktuğu durumlarla kontrollü bir şekilde yüzleşmesini sağlar. Bu, zamanla korkunun azalmasına ve kaygı düzeyinin düşmesine yardımcı olur. BDT sırasında bu yöntem danışan onayıyla birlikte uygulanabilir. Özellikle fobi tedavisinde bu yöntemden faydalanılır.

Antidepresanlar: Serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) ve serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI) gibi antidepresanlar, anksiyete semptomlarını hafifletmede etkili olabilir. Bu ilaçlar sayesinde kaygı düzeyinde düşüş ve depresyondan korunma sağlanabilir, böylece anksiyetenin diğer psikolojik rahatsızlıkları tetiklemesi de önlenir. 

Anksiyolitikler: Benzodiazepinler gibi ilaçlar, kısa vadeli anksiyete tedavisinde kullanılabilir. Bağımlılık oluşturma riski yüksek olduğu için bu ilaçlar yalnızca geçici çözümler olarak değerlendirilmektedir.

Beta Blokerler: Anksiyete fiziksel belirtilerini (çarpıntı, titreme) kontrol etmeye yardımcı olabilirler. Özellikle çarpıntı, titreme gibi problemleri ortadan kaldırmak için uzman onayıyla bu ilaçlardan faydalanıldığı görülebilir.

Egzersiz: Anskiyete etkilerini azaltmak için yaşam tarzı değişiklikleri yapmak da önemlidir. Düzenli fiziksel aktivite, endorfin salgısını artırarak kaygıyı azaltabilir. Yoga ve meditasyon gibi aktiviteler ve nefes egzersizleri kişinin rahatlamasına yardımcı olabilir.

Sağlıklı Beslenme: Dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni, genel ruh halini ve enerji seviyelerini iyileştirir. Kafein ve alkol tüketiminin azaltılması, sağlıklı bitki çayları, meyve suları gibi vitaminli ve rahatlatıcı içeceklerin tüketilmesi faydalı olabilir. Sebze, karbonhidrat, protein dengesini kurarak öğünler ile düzenli beslenmek psikolojik sağlığa katkı sağlar.

Uyku Düzeni: Yeterli ve kaliteli uyku, anksiyeteyi yönetmede kritik öneme sahiptir. Uyku hijyenine dikkat ederek düzenli uyuma alışkanlıkları geliştirmek psikolojik sağlık açısından önemlidir.

Anksiyete Krizi Nedir?


“Anksiyete krizi nedir?”, “neden ortaya çıkar?” gibi sorular da hastalığın araştırılması esnasında merakı cevap edilen konular arasında yer alır. Merak edilen ve bilmeyen biri için son derece endişe verici olabilen anksiyete krizi, ani ve yoğun bir kaygı dalgası ile karakterize edilen bir durumdur. Kişi beklenmedik bir anda bu krizi yaşayabilir. 

Kriz sırasında kişi, aşırı korku, panik veya dehşet hisseder ve bu duygular fiziksel belirtilerle birlikte gelir. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı ve göğüs ağrısı gibi belirtiler yaygındır. El titremesi ve soğuk terler dökmek görülen en yaygın anksiyete krizi belirtileridir. 

Kriz sırasında kişi, kontrolünü kaybetme, delirme ya da ölüm korkusu yaşayabilir. Ölüm korkusu panik bozukluk ve OKB tanılarında çok daha yaygındır. Anksiyete krizleri genellikle kısa süreli olmasına rağmen, yoğunluğu nedeniyle kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. 

Anksiyete Krizi Belirtileri Nelerdir?


Pek çok kişi anksiyete krizi belirtileri nelerdir, sorusunun yanıtını da merak eder. Genellikle ortaya çıkmadan önce kendisini hissettiren kaygı bozukluğu belirtileri her zaman için belirgin olmayabilir. Kekeleme, terleme, ellerde titreme, hızlı konuşma, sürekli etrafa göz gezdirme gibi eylemler krizin geldiğini gösteren belirtiler arasında sayılabilir. Kimileri için bölgesel uyuşmalar, ani baş ağrısı ve sancılar da bu belirtilere eşlik edebilir. 

Pek çok kez nefes tıkanması veya baş dönmesiyle birlikte krize giriş başlar. Sonrasında ise terleme, titreme, panik, ritim bozukluğu ve mide bulantısı gibi semptomlar kendisini daha net şekilde hissettirir. 

Anksiyete Krizi Nasıl Geçer?


Kriz sırasında mantıklı düşünmek her ne kadar zorlayıcı olsa da anksiyetesi olan kişilerin bilmesi gereken bazı egzersizler ve yöntemler bulunur. Kriz geçirdiğini düşünen ve hisseden bir kişinin öncelikle derin nefes alma teknikleri uygulaması gerekir. Bu teknik, vücudun gevşemesine ve kalp atışlarının yavaşlamasına yardımcı olabilir. Burundan derin bir nefes alıp, ağızdan yavaşça vermek bu süreçte etkili olabilir. 

Kriz geçiren kişi veya çevresindekilerin uygulayacağı dikkat dağıtma yöntemleri, yani zihni kriz anından uzaklaştıracak aktivitelere odaklanmak (örneğin, bir nesneye yoğunlaşmak, basit bir matematik problemi çözmek veya sevilen bir şarkıyı mırıldanmak) da anksiyeteyi azaltabilir. 

Olumlu ve sakinleştirici iç konuşma, yani bu durumun geçici olduğunu ve güvende olduğunuzu hatırlamak krizin yönetilmesine yardımcı olabilir. Uzun vadede düşünüldüğünde ise düzenli egzersiz yapmak, uyku kalitesini artırmak ve sağlıklı beslenme gibi yaşam tarzı değişiklikleri de anksiyete krizlerinin sıklığını ve şiddetini azaltabilir. Eğer krizler sık sık tekrarlıyorsa, bir uzmandan profesyonel yardım almak önemlidir; bilişsel davranışçı terapi ve bazen eşliğinde ilaç tedavisi etkili çözümler sunabilir.

Bipolar Nedir? Bipolar Belirtileri Nelerdir? | 2Face Psikoloji


Bipolar Nedir? Bipolar Bozukluk Belirtileri Nelerdir?

Filmlerde, dizilerde sıklıkla konu edilen bipolar bozukluk, günümüzde milyonlarca insanın yaşadığı bir psikolojik problemdir. Gelin “Bipolar nedir?”, “Bipolar ne demek?” sorularının cevaplarını birlikte keşfedelim. 

Bipolar Bozukluk Nedir?

Bu rahatsızlık için en sık yapılan sorgu bipolar bozukluk ne demek, sorusudur. Bipolar bozukluk, kişinin ruh hali, enerji seviyesi ve günlük işlevselliğinde aşırı dalgalanmalara neden olan kronik bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu durum, manik veya hipomanik dönemler ile depresif dönemler arasında geçişlerle karakterizedir

Bipolar bozukluk, doğru tedavi ve yönetimle kontrol altına alınabilir. Ancak yaşam boyu süren bir hastalık olduğundan tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Bipolar bozukluk nedir, sorusuna kısaca kişinin yaşamını zorlaştıran zıt duyguların çatışmasıdır açıklaması getirilebilir. 

Mani Ne Demek?

Bipolar bozuklukta kişinin iki farklı atak dönemi yaşadığı bilinir. Bunlardan ilki çok daha enerjik, huzursuz ve hareketli olunan mani dönemidir. Peki, mani dönemi nedir? Mani, kişinin aşırı neşeli, enerjik, huzursuz ve bazen de agresif olduğu bir ruh hali epizodunu ifade eder. “Manik dönem nedir?” sorusunu yoğun huzursuzluk, aşırı enerji ve ekstrem davranışlarla bağdaştırılan bir bipolar kişilik bozukluğu dönemi olarak tanımlamak mümkündür.

Bipolar bozuklukta, mani dönemi olarak adlandırılan bu durum, kişinin kendini aşırı iyi hissetmesine, aşırı özgüven ve enerjinin ortaya çıkmasına neden olur. Mani dönemini yaşayan kişide, uyku ihtiyacında azalma, hızlı konuşma, düşüncelerde hızlanma, dikkatin kolayca dağılması ve riskli davranışlarda bulunma gibi belirtiler belirgin şekilde görülebilir. 

Kişinin manik atak sırasındaki davranışları sosyal ve iş hayatını olumsuz etkileyebilir ve kontrol altına alınmadığında ciddi sonuçlara yol açabilir. Tedavi edilmediğinde mani, kişinin işlevselliğini bozabilir ve bazen psikoz gibi daha ciddi belirtilerle de ilişkilendirilebilir.

Hipomani Ne Demek?

Mani kavramının yanı sıra bipolar hastalarla ilgili merak edilen bir diğer kavram da hipomanidir. Mani ile hipomani farkı ne, hipomani nedir, gibi soruların yanıtı sıklıkla araştırılır. Hipomani, bipolar bozukluk ve bazı diğer ruhsal bozukluklarla ilişkili olarak görülen, maniden daha hafif bir şekilde seyreden atak durumudur. 

Hipomani dönemindeyken kişiler yine manide olduğu gibi, aşırı neşeli, enerjik ve üretken olabilir, ancak bu durum mani kadar şiddetli değildir ve genellikle kişinin günlük işlevselliğini ciddi şekilde bozmaz. Hipomani belirtileri arasında artan enerji, azalmış uyku ihtiyacı, artan konuşma hızı, dikkat dağınıklığı ve aşırı özgüven yer alabilir. Bu dönemde kişi, yaratıcı ve verimli olabilir ancak riskli kararlar alma ve düşünmeden hareket etme eğiliminde de olabilir. 

Hipomani, genellikle kişi ve çevresi tarafından olumlu bir değişiklik olarak algılansa da tedavi edilmediğinde depresif ataklarla dönüşümlü olarak ortaya çıkma riski taşır. Maniye kıyasla daha zor ayırt edilebilir, çevre ve kişi tarafından olumlu bir gelişme, ilerleyiş, olgunlaşma şekillerinde tanımlanabilir. 

Bipolar Bozukluk Belirtileri Nelerdir?

Bipolar bozukluk belirtileri ve ayırt edici özellikleri dönemlere göre farklılık gösterebilir. İki ana başlıkta ayrılan ve manik depresif hastalık olarak da bilinen bu psikolojik durumda dönemlere bağlı şu belirtiler gözlemlenir:

Manik Dönem Belirtileri

Mani dönemindeyken kişilerde en belirgin görülen belirtiler şu şekildedir:

Aşırı neşe, huzursuzluk ve coşku

Enerji seviyelerinde artış (hiperaktivite)

Azalmış uyku gereksinimi

Konuşmada ve düşünmede hızlanmalar, konuşurken kelimeleri heyecandan karıştırma

Dikkat dağınıklığı (DEHB)

Aşırıya kaçan ve kişinin kendini tehlikeye atmasına dahi neden olabilecek özgüven gösterileri

Kontrolsüz para ve vakit harcama, ekstrem spor ve durumlara çekilme, sonunu düşünmeden hareket etme

Halüsinasyonlar ve sanrılar görme

Artan cinsel dürtü ve performans 

Depresif Dönem Belirtileri

Maninin aksine depresif dönemde ise belirtiler çok daha karamsar ve hareketsiz bir yaşama işaret eder. Depresif dönem bipolar belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

Yoğun üzüntü, hayata karşı umutsuzluk ve boşluk hissinde artış

Çabuk yorulma, sürekli yorgun hissetmeye bağlı dinlenme gereksiniminde artış

Insomnia veya aşırıya kaçan uyku atakları 

Aşırı iştahlı olma veya iştahın tamamen kapanması

Karar vermede ve odaklanmada güçlükler 

İlgi ve istek kaybı, zevk alınan aktivitelere karşı duyarsızlaşma

Duygusal tepkimeleri vermede gecikmeler, belli durumlara doğru tepkiyi verememe)

Değersizlik ve suçluluk hissinde artış, yoğun yetersizlik duygusu

Kişide ölüm veya intihar düşünceleri 

Bipolar Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Bipolar bozukluğun genetik, çevresel, travmatik pek çok etkene bağlı olarak geliştiği görülebilir. Bipolar bozukluk gelişiminde görülen genel nedenler şu şekilde sıralanır:

Bipolar bozukluk, ailesinde bu hastalık olan bireylerde daha yaygındır. Aile üyelerinde bipolar bozukluk veya diğer ruhsal hastalıklar bulunan kişilerin risk altında olduğu görülmektedir. Genetik, hastalıkta önemli bir faktördür.

Bipolar bozuklukta, beyindeki nörotransmitterlerin (serotonin, dopamin, norepinefrin gibi) dengesizlikleri önemli bir rol oynar. Kimyasal değişimler ruh hali değişimlerinin ve keskin geçişlerin genel nedenleri arasında yer alır.

Büyük stresler, travmatik olaylar veya yaşam değişiklikleri (örneğin, sevilen kişinin kaybı, boşanma, kovulma, kaza geçirme vs.) bipolar bozukluğun başlamasına veya bulguların tetiklenmesine neden olabilir.

Alkol ve uyuşturucu kullanımı da bipolar bozukluk belirtilerini tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.

Bipolar Bozukluk Atakları Nedir?

Bipolar bozukluk, manik ve depresif dönemler arasında dalgalanan kronik bir psikolojik  hastalıktır. Bu dalgalanmalar, "atak" olarak adlandırılan belirgin ve yoğun ruh hali değişiklikleri şeklinde ortaya çıkar. Ataklar, kişinin duygusal ve fiziksel durumunu derinden etkileyerek günlük yaşamını, işlevselliğini ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.

Bu hastalıkta görülen ataklar 3’e ayrılır. İşte dönemlere göre bipolar atakları:

Manik Ataklar: Manik atak nedir, sıklıkla merak edilir. Kişinin aşırı enerjik, hareketli ve huzursuz olduğu ataklara bu isim verilmektedir. Manik atak, pek çok kez kişinin günlük yaşantısının aksamasına neden olur. Hasta, kendisini ekstrem durumlarda bulabilir ve başını belaya sokabilecek pozisyonlara girebilir. Uykusuzluk, olayların merkezinde hissetme ve aşırı özgüven en belirgin manik atak belirtileri arasında yer alır. Manik ataklar ve depresif ataklar arasında geçişler yaşanan bipolar türüne tip 1 bipolar bozukluk adı verilir.

Hipomanik Ataklar: Hipomanik ataklar, manik ataklara benzer ancak daha hafif ve daha kısa sürelidir. Belirtiler, kişinin işlevselliğini ciddi şekilde bozmaz ancak fark edilebilir derecede değişikliklere yol açar. Hipomanik ataklar ve depresif ataklarla karakterize bipolar bozukluk türü tip 2 bipolar olarak adlandırılır.

Depresif Ataklar: Depresif ataklar, yoğun üzüntü, umutsuzluk ve enerji kaybı dönemleri olarak kendini gösterir. Hasta kabuğuna çekilmeye ve dış dünyayla bağını zayıflatmaya eğilim gösterir. Ölüm ve intihar benzeri düşünceler bu dönemde oldukça görülebilir. 

Bipolar Bozukluk Nasıl Teşhis Edilir?

Bipolar bozukluk, psikiyatrist tarafından kapsamlı bir değerlendirme sonucu teşhis edilir. Teşhis süreci, ayrıntılı bir psikiyatrik değerlendirme, hasta öyküsü ve belirtilerin değerlendirilmesiyle başlar. Uzman, hastanın ruh hali, enerji seviyesi, uyku düzeni, davranışları ve düşünce yapısı hakkında ayrıntılı sorular sorar. 

Aile geçmişi ve geçmişte yaşanan ruhsal sağlık sorunları da değerlendirilir. Fiziksel hastalıkları ve diğer ruhsal bozuklukları ekarte etmek için kan testleri veya görüntüleme gibi tıbbi testler de yapılabilir. Bipolar bozukluk teşhisinde, belirtilerin süresi, şiddeti ve kişinin günlük yaşamını ne ölçüde etkilediği dikkate alınarak DSM-5 gibi tanı kriterleri kullanılır. Bu süreç, doğru teşhisi sağlamak ve uygun tedavi planını belirlemek için kritik öneme sahiptir.

Bipolar Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?

Bipolar bozukluk doğru tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınabilir. İlaçla tedavi, yaşam değişiklikleri, psikolojik destek gibi pek çok tedavi yöntemi süreç içerisinde benimsenebilir. En sık tercih edilen tedavi yöntemleri aşağıdaki gibidir: 

Duygudurum düzenleyiciler: Duygu durumu düzenleyici ilaçlar, manik ve depresif tepkimelerin ve durumların kontrol altına alınmasını sağlar.

Antikonvülsanlar: Bu içeriğe sahip özel bipolar ilaçları, duygu durumunu stabilize etmeye yardımcı olabilir.

Antipsikotik ilaçlar: Atipik antipsikotikler, mani ve hipomani belirtilerini yönetmede kullanılabilir

Antidepresanlar: Bipolar bozuklukta depresyon tedavisi için antidepresanlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. Bu ilaçlar duygudurum düzenleyici ile birlikte en uyumlu içerik ve dozla birlikte uzmanı tarafından reçete edilir. 

Anksiyolitikler: Bu ilaçlar, anksiyete ve uykusuzluk belirtilerini hafifletebilir.

Psikoterapi: Kişinin düşünce ve davranışlarını değiştirmesine yardımcı olarak, ruh hali düzenlemeyi destekler.

Yaşam tarzı değişiklikleri: Düzenli uyku, sağlıklı beslenme, egzersiz ve uyarıcı maddelerden uzak durmak bipolar tedavisinde destekleyicidir. 

Bipolar Bozukluk ile Birlikte Görülebilecek Hastalıklar

Bipolar bozukluk, karmaşık ve çok yönlü bir durumudur ve diğer sağlık sorunlarıyla birlikte ortaya çıkabilir. Bipolar bozuklukla birlikte sıkça görülen hastalıklar ve durumlardan bazıları şu şekildedir:

Anksiyete

Yeme bozuklukları (blumia, anoreksiya)

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB)

Borderline kişilik bozukluğu

Alkol veya madde kullanımı

Bu psikolojik problemlerin yanı sıra fizyolojik olarak şu hastalıkların tetiklenmesinde de bipolar bozukluk rol oynayabilir:

Kalp hastalıkları

Uyku bozuklukları

Kronik ağrı bozuklukları (Fibromiyalji ve kronik yorgunluk sendromu)

Bipolar Bozukluk Önlenebilir mi?

Bipolar bozuklukta genetik yatkınlık ve biyolojik faktörler büyük bir rol oynar. Kişinin genetik yatkınlığı bulunsa da sağlıklı bir çocukluk ve ergenlik dönemi geçiren bireylerde hastalığın ortaya çıkma ihtimali daha düşük olabilir. Erken tanı ve müdahale, belirtilerin şiddetini azaltmada ve hastalığın seyrini yönetmede önemli bir fark yaratabilir. Psikolojik destek, stres yönetimi, sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları, düzenli uyku ve beslenme düzeni ve alkol ile uyuşturucu maddelerden kaçınmak, bipolar bozukluk ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltabilir. 

Psikoterapi ve ilaç tedavisi gibi profesyonel yardımlar, hastalığın kontrol altına alınmasında ve yaşam kalitesinin artırılmasında en etkili yöntemdir. Bu nedenle, risk altında olan bireylerin ruh sağlığı profesyonelleriyle yakın iş birliği içinde olmaları önerilir. Tedavi için 2Face Psikoloji’nin sağlıklı ve dingin bir yaşam için sunduğu danışmanlık hizmetlerinden faydalanabilirsiniz. Beylikdüzü psikolojik danışman hizmetleri sayesinde uzman kadrodan psikolojik destek alabilirsiniz.


Love Bombing Nedir? Love Bombing Belirtileri | 2Face Psikoloji


Love Bombing Nedir? Love Bombing Belirtileri Nelerdir?

Son dönemlerde gittikçe popülerleşen bir kavram olan love bombing ne demek sıklıkla merak edilir. Love bombing nedir psikolojide aşk bombardımanı olarak da açıklanabilir. Love bombing nedir? Neden ortaya çıkar, nasıl anlaşılır? İlişkilerde bir manipülasyon tekniği olan love bombing kavramını öğrenerek maruz kalındığında neler yapılabileceğini 2Face Psikoloji ile öğrenin. İşte konuya ilişkin tüm detaylar!

Love Bombing Nedir?

Love bombing, manipülatif ilişkilerde sıkça rastlanan bir taktiktir ve bir kişi tarafından ilişki başında diğerine aşırı ilgi, sevgi ve hediye gösterilmesiyle karakterizedir. Kişi başlangıçta romantik ve sevgi dolu görünse de asıl amacı genellikle hedef kişinin güvenini kazanmak ve onu duygusal olarak bağımlı hale getirmektir. 

İlişki ilerledikçe kontrolcü ve istismarcı davranışlara dönüşebilir. Bu manipülatif strateji, hedef kişinin kendini özel ve önemli hissetmesini sağlayarak onun eleştirel düşünme yeteneğini zayıflatır ve ilişkide dengesiz bir güç dinamiği yaratır. Uzun vadede, love bombing mağdurları, bu tür ilişkilerden ciddi duygusal ve psikolojik zararlar görebilirler.

İlişkilerin dinamiğinde gittikçe daha geniş bir yer edinen ve çok daha yaygın hâle gelen love bombing, ilişkilerin dibine konmuş bir dinamit olarak da tanımlanabilir. Bu kavram kısaca manipülasyon ile aşık etme şeklinde de açıklanabilir.

Love Bombing (Aşk Bombardımanı) Neden Zararlıdır?

İlişkinin başlangıcında aşırı ilgi, sevgi ve hediyelerle kişinin kendini özel ve değerli hissetmesini sağlayan love bombing, uzun vadede ciddi zararlara yol açabilir. Bu manipülatif taktik, hedef kişinin duygusal bağımlılığını artırarak onun eleştirel düşünme yeteneğini zayıflatır ve manipülatörün kontrolünü sağlamlaştırır. 

İlişki ilerledikçe, bu aşırı ilgi yerini kontrol, kıskançlık ve istismara bırakabilir. Mağdur, başlangıçtaki yoğun sevgi gösterilerine tutunarak, ilişkideki toksik dinamikleri görmezden gelme eğiliminde olabilir. Bu durum, duygusal ve psikolojik sağlığı olumsuz etkileyerek özgüven kaybına, stres ve kaygıya yol açabilir, hatta uzun vadeli travmalara neden olabilir.

Psikolojide Love Bombing, Narsisizm ve Manipülasyon İlişkisi

Psikolojide love bombing, yani aşk bombardımanı, genellikle narsisistik kişilik bozukluğu olan bireylerin kullandığı bir manipülasyon taktiği olarak bilinir. Narsistler, kendilerine hayranlık duyulmasını ve sürekli olarak onaylanmayı isterler. Bu ihtiyaçlarını karşılamak için, ilişkiye başladıkları kişiyi aşırı ilgi ve sevgi gösterileriyle etkileyerek kendilerine bağlamaya çalışırlar.

Love bombing sürecinde, narsistler partnerlerine sürekli iltifatlar yağdırır, yoğun bir şekilde vakit ayırır ve pahalı hediyeler verirler. Ancak, bu aşırı ilgi ve sevgi gösterileri, manipülatif bir stratejinin parçasıdır. Narsistler, partnerlerini bağımlı hale getirdikten sonra, genellikle kontrolcü, eleştirel ve duygusal olarak istismarcı davranışlar sergilerler. Bu döngü, narsistin partnerini güçsüz ve kendisine bağımlı kılmak amacıyla uyguladığı bir taktiktir.

Narsist, istediğini elde ettikten sonra gaslighting, ghosting gibi diğer psikolojik hileleri uygulayarak karşısındaki kişinin kendisine bağımlı olmasını sağlar ve vazgeçilmez olur. Bu sayede egosunu tatmin edebilir. Narsist manipülasyon teknikleri arasında yer alan bu kavramlar, sağlıksız ve toksik olarak nitelenen ilişkilerin doğmasındaki en büyük etkendir.

Love Bombing (Aşk Bombardımanı) Belirtileri Nelerdir?

Love bombing, manipülatif ve istismarcı ilişkilerin başlangıcında sıkça görülen bir taktiktir. Bu stratejiyi fark etmek, bireylerin kendilerini korumaları açısından önemlidir. Kişiler sık sık “Love bombing nasıl anlaşılır?” sorusunu sorarlar. İşte love bombing belirtileri:

Bunaltıcı ilgi ve sevgi: Love bombing’in en belirgin belirtisi, ilişkinin başında karşı tarafın aşırı ilgi ve sevgi göstermesidir. Kişi, sürekli olarak size olan sevgisini dile getirir, sizi ne kadar özel ve önemli bulduğunu sıkça söyler. Aşırıya kaçan, mübalağalı cümleler bu manipülasyonun en yaygın belirteçleridir.

Yoğun ve erken bağlanma: İlişkinin çok erken evrelerinde büyük taahhütler ve bağlanma ifadeleri gelir. Kişi, sizi ruh eşi olarak tanımlar, evlilik ve gelecek planları yapmaya başlar. Genellikle kişiler love bombing’e uğrarken olayların gerçekçilikten uzak olduğunu sezinlese de bu duruma göz yumabilir. 

Sürekli iletişim kurma hâli: Love bombing uygulayan kişi, sürekli olarak size mesaj atar, arar ve iletişimde kalmak ister. Sıklıkla nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı ve kiminle olduğunuzu bilmek ister. Bu davranış, başlangıçta ilgi gibi görünebilir, ancak zamanla boğucu hale gelir. Kısıtlama, karşıdakini yalnızlaştırma çalışmalarının ayak seslerini duyuran en önemli belirtidir.

Pahalı ve sürekli hediyeler: Kişi, sürekli olarak pahalı hediyeler ve sürprizler yapar. Bu hediyeler, sizi etkilemek ve kendisine bağlamak için kullanılır. Hediye verme, ilişkiyi dengesiz hale getirir ve size minnettar hissettirme amacı taşır.

Sosyal izolasyon: Love bomber, sizi arkadaşlarınızdan ve ailenizden uzaklaştırmaya çalışır. Sizi sürekli yanında tutmak ister ve diğer ilişkilerinize zarar verebilir. Bu izolasyon, sizin üzerinizde daha fazla kontrol sahibi olmasını sağlar.

Yoğun kıskançlık ve kontrolcülük: Aşırı kıskançlık ve kontrolcü davranışlar da love bombing’in belirtilerindendir. Kişi, sürekli olarak sizi kiminle görüştüğünüz konusunda sorgular ve kıskançlık krizleri yaşar.

Duygusal manipülasyon: Love bombing uygulayan şahıs, duygusal manipülasyon tekniklerini kullanarak sizi suçlu hissettirebilir. Love bombing örnekleri arasında bu madde oldukça yaygın kullanılır. Karşınızdaki kişi size yeterince ilgi göstermediğinizi söyleyebilir veya sevgisini kanıtlamanızı isteyebilir. Bu tür davranışlar, duygusal bağımlılığı artırır.

Love bombing’in bu belirtilerini tanımak ve erken dönemde farkına varmak, sağlıklı bir ilişki kurmak açısından önemlidir. Sağlıklı bir ilişki, dengeli, karşılıklı saygıya dayalı ve her iki tarafın da özgürlüğünü koruduğu bir yapıya sahip olmalıdır.

Love Bombing (Aşk Bombardımanı) Evreleri Nelerdir?

Love bombing’in belirli evreleri takip eder şekilde kendisini gösterdiği görülebilir. Love bombing’in bilinen 4 ana evresi bulunur:

Aşk bombardımanı, yoğun hayranlık evresi: İlk evrede, manipülatör, hedef kişiye yoğun ilgi ve hayranlık gösterir. Bu evrede; sürekli komplimanlar ve övgüler, yoğun romantik jestler ve sürprizler, hızla artan duygusal yakınlık ve bağlılık ifadeleri sık görülür. Manipülatör, hedefindeki partnerinin kendini özel ve değerli hissetmesini sağlar. Bu aşırı ilgi ve hayranlık, hedef kişiyi etkiler ve ilişkinin hızla ilerlemesine neden olur.

Güven kazanma evresi: İkinci evrede, manipülatör, hedef kişinin güvenini kazanmak ve duygusal bağlılığı artırmak için çaba gösterir. Mesajlar, aramalar ve sosyal medya etkileşimleri bu evrede oldukça yaygındır. Evlilik, birlikte yaşam gibi konuların erken gündeme getirilmesi de bu evrede sık görülen durumlardandır. Aşırı cömertlik ve paylaşımcılık da love bombing uygulayan kişinin davranışları arasında yer alabilir. Bu sayede manipülatör, hedef kişinin kendisine bağımlı hale gelmesini sağlar.

Kontrol ve izolasyon evresi: Üçüncü evrede, manipülatör, hedef kişiyi kontrol altına almaya ve izole etmeye başlar. Bu evrede kıskançlık, sahiplenme, eleştiriler, suçlamalar ve türlü sebeplerden çıkan basit kavgalar görülür. Manipülatör üçüncü evrede zihnine sızdığı kurbanının sosyal ve fiziksel olarak izole olmasını sağlar ve hedef kişiyi ailesi ve arkadaşlarından uzaklaştırır. 

İstismar ve gaslighting evresi: Son evrede, manipülatör, hedef kişiye duygusal, psikolojik veya fiziksel istismar uygulamaya başlar. Sürekli eleştiri, küçümseme ve manipülatif davranışlar, bir diğer psikolojik süreç olan gaslighting' in doğmasını sağlar. Bu evrede hedef kişinin gerçeklik algısını sorgulamasına neden olan manipülasyon teknikleri uygulanır ve toksiklik en üst seviyeye ulaşır. 

Love Bombing (Aşk Bombardımanı) Nasıl Anlaşılır?

Genellikle narsisistik kişilik bozukluğu veya manipülatif eğilimleri olan bireyler tarafından kullanılan bir taktiktir. Bu taktik, bir ilişkiyi hızlıca yoğun ve romantik bir hale getirmek amacıyla sürekli ilgi, iltifat ve aşırı sevgi gösterileriyle partneri etkilemeyi hedefler. Love bombing uygulandığını anlamanın en etkin yolu henüz ilişkinin başında verilen vaatlerin ve yapılan jestlerin aşırılığını gözetmektir.

Aşk bombardımanının belirtilerini anlamak için bazı önemli işaretlere de ayrıca dikkat etmek gerekir. İlişkinin başlarında her şey mükemmel gibi görünse de zamanla manipülatörün gerçek niyetleri ortaya çıkabilir. Örneğin, partnerinize olan aşırı ilgi ve sevgi, kısa bir süre sonra yerini eleştirilere, kontrolcü davranışlara ve duygusal istismara bırakabilir. Love bombing uygulayan aktif manipülatörler genellikle partnerlerinin sosyal çevrelerinden izole olmasını ve sadece kendilerine bağımlı hale gelmesini isterler. 

Eğer bir ilişkide kendinizi sürekli olarak baskı altında hissediyor, özgürlüğünüz kısıtlanıyor ve sürekli olarak partnerinizin onayını almak zorunda kalıyorsanız, aşk bombardımanı ile karşı karşıya olabilirsiniz. Durup ilişkinizin ilk zamanlarına baktığınızda aklınızdan “o böyle değildi, beni severdi’ gibi düşünceler geçirmeniz de love bombing’e uğradığınızı anlamanız adına yeterli olabilir.

Love Bombing’e Maruz Kalındığında Neler Yapılmalı? Uzman Psikolog Tavsiyeleri

Love bombing ne kadar sürer bilinmese de uzun vadede etkileri oldukça yaralayıcı olabilir. Özellikle günümüz ilişkilerinde love bombing mağduru olan pek çok kişiye rastlanır. Bu tip bir manipülasyona maruz kalmak kişinin fizyolojik ve psikolojik dengesinin şaşmasına neden olabilir. Love bombing’e maruz kalındığında ve toksik bir ilişkinin yüklerini taşıdığında kişilerin psikolojik anlamda doğru desteği görmeleri son derece mühimdir. 

Psikolojik danışman desteği bu noktada bir hayli önemlidir. 2Face Psikoloji verdiği uzman danışmanlık hizmetleri sayesinde manipülasyon mağduru kişilerin iyileşmelerini ve yeniden özgüvenlerini kazanmalarını mümkün kılar. Love bombing’e maruz kalan kişiler bu nedenle 2Face Psikoloji Beylikdüzü psikolojik danışman hizmetlerinden faydalanabilir.


Narsist Ne Demek? Narsist Kişilik Bozukluğu | 2Face Psikoloji


Narsist Ne Demek? Narsist Kişilik Bozukluğu Nedir?

Narsistlik, son zamanlarda bireylerin sıklıkla duyduğu kavramlar arasında bulunur. İnsan psikolojisiyle ilişkili olan bu kelime, bireyin kendine aşırı hayranlık duyması ve başkalarının ihtiyaçlarını ve duygularını dikkate almayan bir psikolojiye sahip olmasına verilen isimdir. 

Narsist bireyler, genellikle kendilerini özel ve üstün görürken karşılarındaki insanların nasıl bir ruh haline sahip olduklarını önemsemezler. En ufak hareketlerinden dahi sürekli ilgi ve takdir bekler, karşılarındakilerin de birer insan olduklarını unuturlar.

 Başkalarını küçümseyen ve empati yapmaktan yoksun olan bu bireyler, insan ilişkilerinde çeşitli problemler yaşarlar. Psikolojik destek almamaları halinde zaman içinde toplumda istenmeyen kişiler olma konumunda bulunabilirler. “Narsist nedir?” sorusuna özetle bu şekilde yanıt vermek mümkündür. Peki, narsist ne demektir?

Narsist Ne Demek?

Narsistlik, yükseltilmiş özgüvenle ilişkili bir psikolojik ruh haline verilen isimdir. Türkçede özsever olarak adlandırılan bu rahatsızlık, bireyin kendini diğer insanlardan üstün görmesi şeklinde ifade edilebilir.

Kişinin kendine çok güvenmesi, tüm yönleriyle herkesten iyi olduğunu düşünmesi ve sonucunda da empati yoksunluğuyla karşılaşmasına narsistlik adı verilebilir. Kibirle iç içe bulunan bu durum, bireyin kendini diğer insanlardan üstün görmesine veya kendini diğer insanlarda aşağıda hissetmesi durumunda üstün gibi davranmasına neden olur.

Başarıya ve güce bağımlılık gösteren kişilerde bulunan narsist özelliklerinden biri de kendilerini dünyanın merkezi olarak görmeleridir. Her ne olursa olsun yaşanan olayların onlarla alakalı olduğunu düşünen bu bireyler, kişiliklerini fazlasıyla büyütebilir ve başarıya ulaşmak adına güce bağımlı davranışlar sergileyebilirler. 

Narsist Kişilik Bozukluğu Nedir?

Narsist kişilik bozukluğu, temelinde ciddi bir psikolojik rahatsızlığı barındırır. Bu rahatsızlığa sahip olan bireyler, kendine hayranlık duyar. Çevresindeki insanların onun kadar akıllı ve değerli olmadıkları düşüncesine sahip bireylerde narsist kişilik bozukluğu gözlemlenebilir.

İlgili psikolojik rahatsızlığa sahip olan bireyler, çevrelerinden soyutlanarak en üstte kendilerinin olduğunu göstermeye çalışırlar. İnsanlara iletişim kuracak kadar değer vermez ve kurdukları ikili ilişkilerde sürekli övgü beklerler. 

Başkalarının duygu ve düşüncelerini önemsemeyen bu bireyler, zaman içinde narsist özellikleri sebebiyle toplumda farklı bir yere konumlandırılabilir. İkili ilişkileri zedeleyen ve gerek arkadaşlık gerekse romantik bağların zarar görmesine neden olan bu psikolojik rahatsızlığa zamanında müdahale edilmesi son derece önemlidir.

Narsist Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Karakteristik bir özelliğin yanı sıra ciddi bir psikolojik rahatsızlık olan narsist kişilik bozukluğunun belirtileri bireyden bireye farklılık gösterebilir. Narsistik özellikler geniş bir spektruma sahiptir. Narsist özellikleri gösteren her birey narsist kişilik bozukluğuna sahip olmayabilir. 

Durumun kişilik bozukluğu olarak nitelendirilebilmesi için kişinin Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı DSM-5’te tanımlanan kriterlerden minimum 5 tanesine sahip olması gerekir. Bu kriterler ise bir uzman psikolog ya da uzman psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.

Narsist kadın ve erkeklerde görülen özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

Narsist Erkek Belirtileri

Narsist erkek belirtileri arasında ilk sırada ikili ilişkilerde kendini üstün görmek yer alır. Bu kişilerde sıklıkla rastlanan belirtiler şu şekilde örneklendirilebilir:

Kibir

Üstünlük kurma isteği

İlgi ve takdir beklemek

Empati yoksunluğu

Sadakatsizlik

Kıskançlık

Manipülasyon


Bu kişilerde sıkça gözlemlenen belirtilerdir. Kişi kimsenin kendisinden daha iyi şartlara sahip olmasını istemez. Narsist erkek belirtileri arasında ön plana çıkan kıskançlık müdahale edilmemesi halinde durum zararlı bir boyuta evrilebilir. Beylikdüzü psikolojik danışman hizmeti bu narsist kişilik bozukluğuna sahip bireylere tespit ve tedavi için kapsamlı bir destek sunar. Sizlerler de narsist insan özelliklerine sahip olduğunuzu düşünüyorsanız 2Face Psikoloji’den destek talebinde bulunabilirsiniz.

Narsist Kadın Belirtileri

Narsistlik yalnızca erkeklere ya da kadınlara özgü bir durum değildir. Bu psikolojik rahatsızlık kadınlarda da sıkça gözlemlenir. Narsist kadın belirtileri genel bir ifadeyle şu şekilde sıralanabilir:

Sürekli ilgi bekleme

Üstünlük hissi

Tahammülsüzlük

Eleştiriye kapalı olma

Manipülasyon

Abartı

Kıskançlık

Kibir

Dış görünüşe aşırı önem verme

Sadakatsizlik

Takıntı

Narsist kadın özellikleri arasında yer alır. Sizler de narsist kadın belirtileri özelliklerinin bir ya da birkaçını taşıdığınızı düşünüyorsanız psikolojik destek alarak durumun üstüne gidebilir ve olumsuz etkilerinin azalmasını sağlayabilirsiniz.

Narsist Kişilik Bozukluğu Neden Olur?

Narsist kişilik nedir sorusu kadar araştırılan bir diğer konu ise bu psikolojik rahatsızlığın neden olduğudur. Günümüzde oldukça sık karşılaşılan ve pek çok kişide görülen bu rahatsızlığın temel nedeni uzmanlar tarafından çocukluk döneminde yaşanan travmalar olarak açıklanır.

Çocukluk döneminde aşırı övünme, yersiz abartı ve yüceltmeyle karşılaşan bireylerde, gençlik ve yetişkinlik yıllarında narsistlik gözemlenebilir. Travmatik deneyimler, eleştiri ve aile bağları da narsist kişilik bozukluğunun meydana gelmesine neden olabilir. 

Narsist Kişilik Bozukluğu Kimlerde Görülür?

Narsist kişilik bozukluğu, genellikle genç yetişkinlik döneminde ortaya çıkar ve sıklıkla erkeklerde rastlanır. İlgili psikolojik rahatsızlık, her sosyoekonomik ve kültürel gruptan kişide gözlemlenebilir. Çocukluk döneminde aşırı övülen veya eleştiriye maruz kalan bireylere ‘en iyi’ olma kaygısı zaman içinde psikolojik problemlere neden olabilir.

Travmatik deneyimler yaşayan veya ebeveynleri tarafından ihmal edilen çocuklarda da genç-yetişkin döneminde bu rahatsızlıkla karşılaşma olasılığı fazladır. Psikolojik rahatsızlıklara sahip ebeveynlerle büyüyen çocuklarda da narsist kişilik özellikleri gözlemlenebilir.

Bireylerin genetik yapısı da rahatsızlıkların gelişiminde önemli bir role sahiptir. Toplumda, yüksek statü veya başarı odaklı meslek gruplarına sahip bireylerde de narsistlik gözlemlenebilir. 

Narsist Kişilik Bozukluğu Ne Zaman Meydana Gelir?

Narsist insanların özellikleri erken yetişkinlik döneminde kendini göstermeye başlar ancak belirtiler gençlik döneminde yoğun olarak gözlemlenebilir. Çocukluk döneminde yaşanan olumsuzluklar narsist erkek ve kadınların özelliklerinin gelişmesine katkı sağlar.

Bireylerin kendini ve ilişkilerini algılama şeklini etkileyen çeşitli faktörler bulunur. Bu faktörlere maruz kalan bireylerin profesyonel bir yardım alarak rahatsızlığın şiddetini azaltmaları mümkündür. 

Narsist Kişilik Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Narsist kişilik bozukluğu tedavisi de diğer psikolojik hastalıklar gibi alanında uzman psikologların ve psikiyatristlerin desteğiyle ortadan kaldırılabilir. Kişilik bozuklukları tedavisinde en etkili yöntem psikoterapidir. Psikoterapi sürecinde bireyin karakteristik özellikleri üzerine çalışılır. Terapilerde empati geliştirmelerine ve sorunları gözlemlemelerine yardımcı olunur. Böylece süreç narsist kişilerin özellikleri üzerine gelişim gösterir. 

Narsist Bir Kişiye Nasıl Davranılmalıdır?

Narsist kişilik bozukluğuna sahip olan bireylere yaklaşırken bazı noktalara dikkat etmek gerekir. Kişinin bir psikolojik rahatsızlığa sahip olduğunun bilincinde olmak ilk adımdır. Bu nedenle sınırları çizmek önemlidir. 

Kendi sınırlarınızı çizebilir, bireyde psikolojik bir rahatsızlık olduğu bilinciyle empatiyle yaklaşmaya çalışabilirsiniz. Bir sonraki aşamada kişiyle açık bir şekilde iletişim kurmaya çalışabilirsiniz. İletişimde açıklığı benimseyerek son derece konforlu bir alan yaratabilirsiniz.

Narsistlerin Zayıf Yönleri Nelerdir?

Yoğun olarak görülen bu psikolojik rahatsızlık yalnızca kişinin çevresindekilere değil kendine de zarar verebilir. Bu nedenle bireylerin zayıf yönlerinin bilinmesi ve dikkatli bir şekilde yaklaşım gerçekleştirilmesi gerekir. Narsist bireylerde zayıflık gösteren yönler şöyle açıklanabilir:

Kırılganlık

Pasif agresiflik

Manipülasyon

Rekabetçilik

Eleştiriyi kaldıramama